4 Ağustos 2021 Çarşamba

Canavarın Adı OTİZM

 5 Mart 2018 Kerem 26 aylık. 


Her şey normal ve güzel görünüyordu. Kerem sevimli, güler yüzlü, akıllı bir bebekti. Sağlıklıydı. Güzel uyuyordu, emiyordu. Gülücükler saçıyordu etrafa. Mutlu ve huzurluydu. Ağladığı zamanlarda ya uykusu olduğunu ya da acıktığını anlıyordum. Her normal bebekte olduğu gibi olağandı tepkileri. Ya da biz öyle oldugunu sandık.

 2 yaşına girdiğinde kreşe gitmeye başladı. Sabah bırakıyor öğle  yemeğinden sonra alıyordum. Başlarda her çocuk gibi gitmek istememiş ama sonra keyif almaya başlayıp huysuzluk etmemişti.  Güzel gidiyordu. Derken bir gün pek çok davranışın bizim gördüğümüz ve bildiğimiz şekilinin aslında normal olmadığını öğrendik. 

Parmağıyla işaret etmemesi, oyuncaklarla oynamaması, adı söylenince dönüp bakmaması ve 2 yaşına kadar sadece bir iki kelimeyi o da tam olmadan söylemesi, bize olağanmış gibi gelmişti. Onun karakteristik bazı özellikleriydi bu bizim için. Parmağıyla göstermek zorunda değildi veya dayısı gibi daha geç konuşabilirdi. Fakat ne var ki gerçek böyle değildi. 

Bir gün kreşe çocukları izlemeye bir pedagog ve konuşma terapisti geldi. Onlardan illetin varlığını duyduğumuzda işte o anda acı, kaygı ve karanlık bir cehalet içinde olduğumuzu fark etmiştik. Bizim başımıza gelmesi imkansızdı. Nasıl oluyordu da pek çok şeyi en iyi şekilde yaparken böyle bir şey başımıza geliyordu? 

Herşeyden önce kabul etmemiz tanımamız ve anlamamız gerekiyordu. Önce onu tanımakla başladık işe. Adı otizmdi. Otizm spektrum bozukluğu. 

Otizm ilk 3 yaşta kendisini gösteriyor. İnsanlarla uygun ilişki kuramamak olarak ifade edilen sinir sistemiyle ilgili bir gelişimsel bozukluk olarak tanımlanıyor. Beyin faaliyetleri ile sinir sistemi arasındaki bağlantı problemlerinden kaynaklanıyor. Geç fark edilme riski olmasının sebebi otizmin beyinde yaşanan sorunlardan kaynaklanıyor olması.

Kendini dışarıdan çok belli etmez. Boşa sinsi canavar demiyorum. Diğer tüm hastalıklar gibi bunun da erken teşhis edilmesi hem zor hem de çok gerekli. Neden mi?

Genel anlamda erken çocukluk döneminin gelişimsel bozukluğu olması da bundan kaynaklanıyor. Çocuk yaşta otizmi fark edip onu yenmek için eğitimlere başlamak çok çok önemli. Bu öyle bir şey ki üstüne gidilmediğinde ve başıboş bıraktığında çocuğunun tüm benliğini, hayatını, duygularını ele geçirip onu yutmaya çalışıyor. Diğer taraftan küçük yaşta bunu fark etmek hiç kolay olmuyor. Zaman zaman yapılan atipik davranışların olağan kabul edilmemesi ve titizlikle gözlemlenmesi gerekir. 

Anneyim. İlk önce kendimi sorguladım. 42 yaşımda bebek sahibi olmakla hata mı etmiştim? Ya da eşimi buna zorlamakla. Demir, folik asit ve vitamin ilaçları içmekle veya geçmişte alkol almakla, sigara kullanmakla...

Bunu ben de babası da bilemezdik. Böyle olacağını bilseydik belki de... 

Hamilelik boyunca ve sonrasında stresten uzak durmuş, yumuşak müzikler dinlemiş, eğlenceli filmler izlemiş,  sağlıklı besinler yemiş, yoga yapmış, her gün yürümüş ve asla alkol ve sigara içmemiştim.  Daha ne yapmam gerekiyordu? Nerede hata yapmıştım? HATA VAR MIYDI?

Karanlık emellerine alet edecek kocaman bir canavar vardı benim minik bebeğimin oğlumun hemen yanı başında. Biraz daha geç kalmış olsaydık  illet belki de her yerini berbat bir çamur gibi kaplayacaktı. Hemen gerekenleri yapmak için start almalıydık. Ona izin vermemeliydik veremezdik. O canavarın adı OTİZM'di.


Hiç yorum yok: