Zor, bilinmez, korkutucu, şaşkınlık verici, çaresiz bırakıcı ve de karmaşık …
OTİZM.
Otizm sen nesin, anlat bakalım dedim ve
başladım…
Otizm ilk 3 yaşta
kendisini gösteriyor. İnsanlarla uygun ilişki kuramamak olarak ifade edilen sinir
sistemiyle ilgili bir gelişimsel bozukluk olarak tanımlanıyor. Beyin
faaliyetleri ile sinir sistemi arasındaki bağlantı problemlerinden
kaynaklanıyor. Geç fark edilme riski olmasının sebebi otizmin beyinde yaşanan
sorunlardan kaynaklanıyor olması.
Kendini dışarıdan çok
belli etmez. Boşa sinsi canavar demiyorum. Diğer tüm hastalıklar gibi bunun da
erken teşhis edilmesi hem zor hem de çok gerekli. Neden mi?
Genel anlamda erken
çocukluk döneminin gelişimsel bozukluğu olması da bundan kaynaklanıyor. Çocuk yaşta
otizmi fark edip onu yenmek için eğitimlere başlamak çok çok önemli. Bu öyle bir
şey ki üstüne gidilmediğinde ve başıboş bıraktığında çocuğunun tüm benliğini,
hayatını, duygularını ele geçirip onu yutmaya çalışıyor. Diğer taraftan küçük yaşta
bunu fark etmek hiç kolay olmuyor. Zaman zaman yapılan atipik davranışların
olağan kabul edilmemesi ve titizlikle gözlemlenmesi gerekir. Örneğin çocuğunuz
adını söylendiğiniz ilk anda size dönmüyor veya bakmıyorsa bunu görmezden
gelmeyin. Genellikle, “çocuğum ekâbir, ağır adam ya da uyuşuk, şahsına
münhasır, karizmatik de ondan...” gibi daha karakteristik tespitler koyup ne
yazık ki gevşek davranılabiliyor. Bir diğer örnek, çocuğum konuşmuyor, dayısı
da geç konuşmuştu, babası 4 yaşında konuşmuştu. Elbette her çocuk farklı tepki
verir. Kimi sakindir, kimi hareketli, kimi 1 yaşında kimi 3 yaşında konuşur,
bazıları daha çok tepki verir bazıları rahattır. Ama otizm bunların çok
ötesinde bir tepkisel bozukluk. Bunun ayrımını yapmak bebeklerde ve çok küçük
yaştaki çocuklarda zor. Kişinin uzmanlarıyla Bağlantı kurmak bu noktada önem arz
ediyor. Çünkü aileler çocuklarına objektif bakamayabiliyor.
Bu noktada, Otizmli
diyebilmek için bir çocuğun hangi özelliklere sahip olması gerektiğini sıralamalıyım:
1- Göz
teması kuramıyorsa
2- Adına
dönmüyor –bakmıyor, her hangi bir tepki vermiyorsa
3- Oyuncaklarıyla
oynamıyor, etkili ve doğru oynamıyorsa ( örnekse, arabayı sürmek yerine ters
çevirmesi gibi)
4- İnsanlarla
etkileşime girmiyorsa
5- İstediği
bir şeyi elini/ parmağını uzatarak göstermiyorsa
6- Arkadaş
ortamında durmuyor ve onlarla oynamıyorsa
7- Ellerini
gözünün önünde ileri geri sallıyorsa
8- Kendi
etrafında sürekli dönüyorsa
9- Aşırı
hareketli veya hiç hareketsizse
10- Çevresiyle
hiç ilgilenmiyorsa ya da seslere aşırı duyarlıysa
11- Kendi
kendine konuşuyor ve oynuyor, arkadaşlarının yanına gitmiyorsa
12- Sadece
tek bir oyuncağı oynuyorsa
13- Anlamsız
zamanlarda çığlık atıyor, ağlıyor veya sebepsiz yere gülüyorsa
14- Tek
bir yere gözünü dikip hiç ayırmadan sürekli bakıyorsa
15- Korkuyu
veya tehlikeli şeyleri bilmiyor, anlamıyorsa
16- Banyo
yapmaktan veya sudan korkuyorsa
17- Tek
çeşit yemek yiyor başka hiçbir şey yemiyorsa ( örnekse sadece tost yemesi gibi)
18- Sinirlendiği
zaman bağırıyor, tuhaf sesler çıkarıyor veya kendine zarar verici hareketlerde
bulunuyorsa
19- Tek
çeşit ve renk giymek istiyorsa ( sadece beyaz tişört giymek veya arabalı
kırmızı tişörtünü giymek ve başka hiç bir şey giymek istememek gibi )
20- Geceleri
çok sıkça ağlayarak ya da kriz geçirerek uyanıyor ve uyumuyorsa
21- Konuşma yaşlarına geldiği halde (2 3 gibi) hiç
kelimesi yoksa
22- Sorulara yanıt vermiyorsa ( örnekse aç mısın?)
.
.
Bu belirtilerden en az 3 veya 4üne
sahipse o çocuk otizmli olabilir. Derecesi farklı olabilir. Otizmin tek tip
hali yok. Her insanın farklı ve benzer özellikleri olduğu gibi otizmli bir
insanın da birbirlerine benzer yanları ve değişik yanları vardır.
Kerem insanlara dokunmaktan rahatsız
olmayan aksine teması seven bir çocuk. Zaman zaman bu da atipik özellikler
doğurabiliyor. Örneğin, bir restoranda otururken başka bir masaya gidip
oturabiliyor, ya da yolda yürürken yanımızdan geçen yabancı birinin elinden
tutabiliyor…
Diğer yandan başka bir otizmli çocuk
insanlara dokunmuyor ve hatta sert pürüzlü yüzeylere elini süremiyor. Yani her
çocuğun otistik belirtileri değişkenlik gösterebiliyor. Kimi çocuk konuşmaz
kimi ise güzel konuşur fakat göz teması hiç kurmaz. Kimi tek tip yiyecek yer
kimi tek tip giysi giyer. Otizm insan karakterleri kadar çok farklı özelliklere
sahip olabilir. Otizmin sinsi bir bozukluk olmasının en büyük nedeni bana göre
kişilik sorunlarıyla veya karakter özellikleriyle karıştırılabilecek olması. Bunun
ayrımını yapabilmek için çocuğumu iyi tanımam onu iyi gözlemlemem gerekiyor.
Kerem 2 yaşındaydı. Eliyle hiçbir şeyi
göstermez gidip onu kendisi alırdı. Ben de kendi işini kendi yapıyor ne güzel
der sevinirdim. Sonra bir oyun grubuna başladı. Grubu izlemeye gelen pedagog
iki üç gözlemden sonra Kerem’in eliyle işaret etmediğini ve yapması gerektiğini
söyledi. Pedagog’a hiçbir anlam verememiş hatta ona sinirlenmiştim. Parmakla
göstermek ne zamandan beri geçerli bir hareket oldu. Ayıp sayılmaz mıydı? Ne
güzel göstermiyor kendi alıyor dedim. Oysa işin boyutu böyle değildi tabi. Anne
duygusallığı ve ilk anne olmanın tecrübesizliğiydi.
Olması gereken olmadığında bunu
anlamakta güçlük çekiyor olmak büyük bir suç değil elbette. Çocukları hiç
tanımıyor olabilirsiniz. Daha önce hiç bebek ve çocukla yakın ilişki kurmamış
olabilirsiniz. Çocuğun her yaptığı şeyin doğru olup olmadığını insan
anlayamıyor. Çünkü her çocuk farklı olabiliyor. Tecrübeler değişebiliyor.
Kerem’i adına yanıt gelmemesi üzerine
kulaklarını kontrol ettirdik. Tek sebebi kulaklarının az duyuyor olması gibi
gelmişti. Ama sebep o da değilmiş.
İlk gittiğimiz yer tecrübeli ve iyi bir
konuşma terapistiydi. Önümüze yepyeni bir hayatın kapısını ilk açacak kişiydi o…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder