Babam
bu sabah, Papazın Bağı hala duruyor mu diye sordu. Gidip görmeye ne dersin? Dedim. Sonra anlatmaya
başladı. Yıl 1973. Bir bahar mevsiminde pazar günü yeni evli bir çift Papazın Bağı’na
gitmeye karar vermiş. Ancak ayın sonu olduğu için ona ayıracak paraları yokmuş.
Nursel kızına yeni hamileymiş Oğuz onu mutlu etmek için ne yapacağını düşünüyormuş.
O sırada sokaktan geçen eskicinin kalın sesini duymuş. Aklına birden giymediği bir
takım elbisesi gelmiş. Hemen eskiciyi çağırmış. “5 lira mı? Yepyeni elbise. Bari
20 lira olsun…” 15 liraya anlaşıp elbiseyi satmış. Yürüye yürüye gidip yürüye yürüye
döneceklermiş, zaten çok da uzak sayılmazmış. Geçirdikleri en güzel günlerden biriymiş.
Babam sözünü hey gidi günler, diye bitirdi.
Şimdi
46 yıl sonra ilk kez Papazın Bağı’nda. O zaman karısının karnında henüz cenin halindeki
kızı ve torunu karşısında. Fotoğrafı çektirirken
sordum; “Nasıl bağ o günlerdeki gibi duruyor mu?”
“Hiçbir
şey aynı değil ama burası hâlâ aynı şekilde duruyor.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder