22 Kasım 2021 Pazartesi

Ne Yemeli?


OTİZMLİ NE YEMELİ? 

Otizmli bir çocuğun sağlıklı, doğru ve doğal beslenmesi şart. Her çocuk gibi o da kahvaltısını, öğle yemeğini, ikindi atıştırmalığını ve akşam yemeğini zamanında ve doğru şekilde yapmalı. 

Beslenme, bağırsak ve mide sağlığı konularında yazılmış pek çok kitap var. Onlardan birine şu aralar göz atıyorum. Onlarca diyet ve çeşit çeşit beslenme protokolleri var kitaplarda. Birkaç tanesini okudum. Kitapları okudukça anladım ki çoğu protokoller ve diyetlerden uzun vadede doğru yanıt alınamadığı oldu. Yani kısa zamanda olumlu sonuç alınabildiği halde zaman ilerledikçe bu beslenme şekillerinden tam olarak iyileştirici bir çözüm çıkmadığını gözlemledim.

Yani demem o ki, en son söyleyeceğim şeyi başta söylemeliyim:

Ben otizmli bir çocuk annesi olarak otizmi tam olarak iyileştirici bir beslenme şeklinin, bir ilacın ya da bir yöntemin olmadığını düşünüyorum. Beslenme insanoğlunun hayatını kolaylaştırıcı sağlıklı yaşamın yolunu açan en o önemli etken. Bir otizmli için bu çok önemli evet. Fakat otizmi bitiren onu düzelten bir şey değil.   

Bilinmesi gereken şu. Otizmi iyileştirecek tek çare diye bir şey yok, olmadığı için de her çocuğun iyileşmesi için tutulan yol, uygulanan tüm protokoller kendine özgü ve bireysel olmalı. Bu eğitim, beslenme ve kurulan ilişkinin şekline kadar hepsini kapsıyor. Bu yazımda beslenme konusunu anlatacağım için diğerlerine şimdilik değinmiyorum.

Dediğim gibi beslenme elbette önemli. Otizmlinin mutlaka yemesi gereken besinler elbette var; kefir, balık, yumurta, bakliyat gibi. Yememesi gerekenleri saymama gerek yok. Çünkü her nörotipiğin yememesi gereken yiyecekleri onlar da yememeli! Fakat ne var ki otizmli bir çocuğunuz varsa sakıncalı besinleri yememesi konusunda çok katı olmamak gerektiğini düşünüyorum. Neden mi?

Otizmli çocuk diğerlerinden farklı. Ve biz, aile ve eğitmenler olarak onu normal çocuk yapmanın çabasındayız. İşimizin özü bu. Bu noktada ben çocuğuma okulda bir doğum günü yapıldığı zaman sen o yaş pastayı yiyemezsin! Diyebilir miyim ya da demeli miyim? Kimi ebeveyn katı kurallar koyup uygulamaya çalışıyor. Onlara kolay gelsin elbette. Fakat kaş yaparken göz çıkarmamak gerekir. Eğer çocuk yaş pasta yerken diğer çocuklarla iletişim kuracak, eğlenecek ve iyi vakit geçirecekse asıl amacımızın bu olması gerekmez mi?

Hayatımız dengelerden ibaret. Hepimiz için. Otizmli için de bu böyle olmalı. Bugün kocaman bir pastayı yiyebilir, fakat meyve yemez ya da meyve suyu içmez. Diğer gün dört top dondurmayı yiyebilir ama patates yemez ya da sebze yer. Hepimiz, "normal" insanlar böyle yapmıyor muyuz? Kaldı ki otizmli çocuklar yemek konusunda katı bir şekilde seçiciler. Sadece köfte yiyen ya da sadece tost yiyen çocuklar gördüm. Böyle bir durum varken  anne çocuğunu beslemekte çok zorluk yaşıyor. Yalnızca peynir yiyen otizmli bir çocuğa zeytin yedirmeye çalışmanın ne kadar zor olduğunu anneler bilir. 

Onların düzenli olarak Omega 3 ve omega 6 yağ asitlerine çok ihtiyacı var. Bunu sağlamanın tek yolu balık yedirmek. Ya da her gün bir çay bardağı zeytinyağı içirmek.  Yumurtasını zeytinyağında omlet yapmak. Lezzetli olacağı da aşikâr. Bir diğer yöntem günde bir tane (porsiyon) balık yağı vermek. Böylelikle omega3 omega6 yağ asitlerine ve D vitaminine ihtiyacını daha hızlı ve kesin yöntemle kaşılarız. Tatlı son.

Beslenme deyince pek tabi bağırsaklardan bahsetmek gerekir. Otizmin bağırsak sorunlarıyla ilişkili olduğunu söyleyen pek çok kitap var. Otizm Olarak Bilinen Belirtilerden Kurtulmak kitabı bu konudan da bahsediyor. Kitapta çok ağır protokoller ve ilaç kullanımını hakkında bilgiler var. Bana göre otizmi sadece bağırsaklara bağlamak, otizmi çok yanlış anlamamıza sebep olur kanaatindeyim. İllaki bir sebebi olması gerektiğini düşünüyorsak bile bunun bağırsakla ilgili olduğu kanaatine varmak bence fazlasıyla kolaya kaçmak olur. Ona gelene kadar daha önemli bağlantılar yok mu? En önemlisi eğitim, aile, genler ve çevre (Şimdi konumuz bunlar değil. Bir sonraki sayıda yazacağım) Bağırsaklarını düzenli çalıştırırsak otizmden kurtuluruz demek toz pembe bir fikir. Ancak insanoğlunun ikinci beyni bağırsakları ve midesi. Böyle düşününce faydalı bilgiler edinebileceğimi düşünüyorum ve kitabı okumaya devam ediyorum.

Otizmli,  nörotipiklere göre kokulara çok daha duyarlı. Kahvaltı masasındaki besin çeşitliliği çoğumuzun hoşuna giderken otizmli birinin iştahını kapatabilir. Su herkes için kokmayan bir sıvı iken onlar için çok çeşitli olabilir. 

 Oğlum hamburger çok seven bir otizmli. Haliyle yedirmek istediğim, tabi güzel kokan bir yiyecek varsa onu hamburgerin içinde servis edebiliyorum. Klasik anne hilesi. Hafif haşlanmış ve ezilmiş kabağı hamburgerin sosuymuş gibi ekmeğe sürünce hem lezzetli oluyor hem de hamburgerin o bilinen tadını bozmuyor. Mayonez yerine sarımsaklı süzme yoğurt, ketçap yerine pişmiş domates. Turşu, pişmiş soğan ve tabi marul. Bu haliyle en faydalı yiyeceklerden biri haline geliyor ve ana yemeğe dönüşüyor. Hamburgere yapılan hileyi pizzaya yapmak çok daha kolay. Domatesi ve çırpılmış yumurtayı hamura sürüp bol yeşil biber, kapya biber, en az altı tane siyah ve yeşil zeytin ( günlük yenilmesi gereken ) kekik, sarımsak, zeytinyağı, kişniş, karabiber, kış ise ıspanak ve üstünü kapatana kadar bol peynir. Bu da mutlu, lezzetli ve tatlı son. Bırakın otizmliyi normal çocuklarda bile artık illa kereviz veya pırasa yedirmeye çalışmak hem zor hem de çocukların hevesini kaçıran yemekten nefret ettiren bir hale dönüşüyor. Her zaman asıl amacımızın doğruyu yapmaktan ziyade doğruya ulaşmak olması gerektiğini anlamamız gerekir.

Onlar duyarlı, sağduyuları yüksek ve aslına bakılırsa neyin doğru neyin yanlış olduğunu herkesten daha iyi bilen insanlar. Çocuğunuz eğer bir şeyi yemek istemiyorsa bilin ki ona iyi gelmeyecek demektir. Sanılanın aksine süt ve süt ürünlerinin çok faydalı olmadığını söyleyen onlarca bilimsel kaynak var. Glüten ve laktozun insan vücudunu yıprattığı, toksin biriktirdiği, yorduğu ispatlanmış. Eğer otizmli çocuğunuz süt içmek istemiyorsa bırakın içmesin. Oğlum yaz ayı boyunca hiç yumurta yemedi. Zorla yedirdiğim bir gün ishal olduğunu gördüm. Sıcakta vücudunun yumurtayı kaldıramayacağını biliyordu, ben bilmiyordum. Artık hiç bir şey için onu zorlamıyorum. 

Çocuklar yönlendirilebilir elbette. Ama bazen durumu akışına bırakmak daha iyi sonuçlar doğurabilir. Eğer otizmli çocuk kahvaltı etmek istemiyorsa etmesin. Öğle yemeğinde yeni bir tad denemeye hazırlanıyordur belki. Farklı düşünüp başka türlü bakıyorlar dünyaya. Onlara saygı duyup bazen rahat bırakmak, onları tanımak ve anlamak için gerekli olabilir. Bizim onlardan öğreneceklerimizin de olacağını hiç unutmamak gerekir. 

 

Hiç yorum yok: