OTİZMLİ NE YEMELİ?
Otizmli bir çocuğun sağlıklı, doğru ve doğal
beslenmesi şart. Her çocuk gibi o da kahvaltısını, öğle yemeğini, ikindi
atıştırmalığını ve akşam yemeğini zamanında ve doğru şekilde yapmalı.
Beslenme, bağırsak ve mide sağlığı konularında
yazılmış pek çok kitap var. Onlardan birine şu aralar göz atıyorum. Onlarca diyet
ve çeşit çeşit beslenme protokolleri var kitaplarda. Birkaç tanesini okudum.
Kitapları okudukça anladım ki çoğu protokoller ve diyetlerden uzun vadede doğru
yanıt alınamadığı oldu. Yani kısa zamanda olumlu sonuç alınabildiği halde zaman
ilerledikçe bu beslenme şekillerinden tam olarak iyileştirici bir çözüm çıkmadığını
gözlemledim.
Yani demem o ki, en son söyleyeceğim şeyi başta
söylemeliyim:
Ben otizmli bir çocuk annesi
olarak otizmi tam olarak iyileştirici bir beslenme şeklinin, bir ilacın ya da
bir yöntemin olmadığını düşünüyorum. Beslenme insanoğlunun hayatını
kolaylaştırıcı sağlıklı yaşamın yolunu açan en o önemli etken. Bir otizmli için
bu çok önemli evet. Fakat otizmi bitiren onu düzelten bir şey değil.
Bilinmesi gereken şu. Otizmi iyileştirecek tek çare
diye bir şey yok, olmadığı için de her çocuğun iyileşmesi için tutulan yol,
uygulanan tüm protokoller kendine özgü ve bireysel olmalı. Bu
eğitim, beslenme ve kurulan ilişkinin şekline kadar hepsini kapsıyor. Bu
yazımda beslenme konusunu anlatacağım için diğerlerine şimdilik değinmiyorum.
Dediğim gibi beslenme elbette önemli. Otizmlinin
mutlaka yemesi gereken besinler elbette var; kefir, balık, yumurta, bakliyat
gibi. Yememesi gerekenleri saymama gerek yok. Çünkü her nörotipiğin yememesi
gereken yiyecekleri onlar da yememeli! Fakat ne var ki otizmli bir çocuğunuz
varsa sakıncalı besinleri yememesi konusunda çok katı olmamak gerektiğini
düşünüyorum. Neden mi?
Otizmli çocuk diğerlerinden farklı. Ve biz, aile ve
eğitmenler olarak onu normal çocuk yapmanın çabasındayız. İşimizin özü bu. Bu
noktada ben çocuğuma okulda bir doğum günü yapıldığı zaman sen o yaş pastayı
yiyemezsin! Diyebilir miyim ya da demeli miyim? Kimi ebeveyn katı kurallar
koyup uygulamaya çalışıyor. Onlara kolay gelsin elbette. Fakat kaş yaparken göz
çıkarmamak gerekir. Eğer çocuk yaş pasta yerken diğer çocuklarla iletişim
kuracak, eğlenecek ve iyi vakit geçirecekse asıl amacımızın bu olması gerekmez
mi?
Hayatımız dengelerden ibaret. Hepimiz için. Otizmli
için de bu böyle olmalı. Bugün kocaman bir pastayı yiyebilir, fakat meyve yemez
ya da meyve suyu içmez. Diğer gün dört top dondurmayı yiyebilir ama patates
yemez ya da sebze yer. Hepimiz, "normal" insanlar böyle yapmıyor
muyuz? Kaldı ki otizmli çocuklar yemek konusunda katı bir şekilde seçiciler.
Sadece köfte yiyen ya da sadece tost yiyen çocuklar gördüm. Böyle bir durum
varken anne çocuğunu beslemekte çok zorluk yaşıyor. Yalnızca peynir yiyen
otizmli bir çocuğa zeytin yedirmeye çalışmanın ne kadar zor olduğunu anneler
bilir.
Onların düzenli olarak Omega 3 ve omega 6 yağ
asitlerine çok ihtiyacı var. Bunu sağlamanın tek yolu balık yedirmek. Ya da her
gün bir çay bardağı zeytinyağı içirmek. Yumurtasını zeytinyağında omlet
yapmak. Lezzetli olacağı da aşikâr. Bir diğer yöntem günde bir tane (porsiyon)
balık yağı vermek. Böylelikle omega3 omega6 yağ asitlerine ve D vitaminine ihtiyacını
daha hızlı ve kesin yöntemle kaşılarız. Tatlı son.
Beslenme deyince pek tabi bağırsaklardan bahsetmek
gerekir. Otizmin bağırsak sorunlarıyla ilişkili olduğunu söyleyen pek çok kitap
var. Otizm Olarak Bilinen Belirtilerden Kurtulmak kitabı bu
konudan da bahsediyor. Kitapta çok ağır protokoller ve ilaç kullanımını
hakkında bilgiler var. Bana göre otizmi sadece bağırsaklara bağlamak, otizmi
çok yanlış anlamamıza sebep olur kanaatindeyim. İllaki bir sebebi olması
gerektiğini düşünüyorsak bile bunun bağırsakla ilgili olduğu kanaatine varmak
bence fazlasıyla kolaya kaçmak olur. Ona gelene kadar daha önemli bağlantılar
yok mu? En önemlisi eğitim, aile, genler ve çevre (Şimdi konumuz bunlar değil.
Bir sonraki sayıda yazacağım) Bağırsaklarını düzenli çalıştırırsak otizmden
kurtuluruz demek toz pembe bir fikir. Ancak insanoğlunun ikinci beyni
bağırsakları ve midesi. Böyle düşününce faydalı bilgiler edinebileceğimi
düşünüyorum ve kitabı okumaya devam ediyorum.
Otizmli, nörotipiklere göre kokulara çok daha
duyarlı. Kahvaltı masasındaki besin çeşitliliği çoğumuzun hoşuna giderken
otizmli birinin iştahını kapatabilir. Su herkes için kokmayan bir sıvı iken
onlar için çok çeşitli olabilir.
Oğlum hamburger çok seven bir otizmli. Haliyle
yedirmek istediğim, tabi güzel kokan bir yiyecek varsa onu hamburgerin içinde
servis edebiliyorum. Klasik anne hilesi. Hafif haşlanmış ve ezilmiş kabağı
hamburgerin sosuymuş gibi ekmeğe sürünce hem lezzetli oluyor hem de hamburgerin
o bilinen tadını bozmuyor. Mayonez yerine sarımsaklı süzme yoğurt, ketçap
yerine pişmiş domates. Turşu, pişmiş soğan ve tabi marul. Bu haliyle en faydalı
yiyeceklerden biri haline geliyor ve ana yemeğe dönüşüyor. Hamburgere yapılan
hileyi pizzaya yapmak çok daha kolay. Domatesi ve çırpılmış yumurtayı hamura
sürüp bol yeşil biber, kapya biber, en az altı tane siyah ve yeşil zeytin (
günlük yenilmesi gereken ) kekik, sarımsak, zeytinyağı, kişniş, karabiber, kış
ise ıspanak ve üstünü kapatana kadar bol peynir. Bu da mutlu, lezzetli ve tatlı
son. Bırakın otizmliyi normal çocuklarda bile artık illa kereviz veya pırasa
yedirmeye çalışmak hem zor hem de çocukların hevesini kaçıran yemekten nefret
ettiren bir hale dönüşüyor. Her zaman asıl amacımızın doğruyu yapmaktan ziyade
doğruya ulaşmak olması gerektiğini anlamamız gerekir.
Onlar duyarlı, sağduyuları yüksek ve aslına bakılırsa
neyin doğru neyin yanlış olduğunu herkesten daha iyi bilen insanlar. Çocuğunuz
eğer bir şeyi yemek istemiyorsa bilin ki ona iyi gelmeyecek demektir. Sanılanın
aksine süt ve süt ürünlerinin çok faydalı olmadığını söyleyen onlarca bilimsel
kaynak var. Glüten ve laktozun insan vücudunu yıprattığı, toksin biriktirdiği,
yorduğu ispatlanmış. Eğer otizmli çocuğunuz süt içmek istemiyorsa bırakın
içmesin. Oğlum yaz ayı boyunca hiç yumurta yemedi. Zorla yedirdiğim bir gün
ishal olduğunu gördüm. Sıcakta vücudunun yumurtayı kaldıramayacağını biliyordu,
ben bilmiyordum. Artık hiç bir şey için onu zorlamıyorum.
Çocuklar yönlendirilebilir elbette. Ama bazen durumu
akışına bırakmak daha iyi sonuçlar doğurabilir. Eğer otizmli çocuk kahvaltı
etmek istemiyorsa etmesin. Öğle yemeğinde yeni bir tad denemeye hazırlanıyordur
belki. Farklı düşünüp başka türlü bakıyorlar dünyaya. Onlara saygı duyup bazen
rahat bırakmak, onları tanımak ve anlamak için gerekli olabilir. Bizim onlardan
öğreneceklerimizin de olacağını hiç unutmamak gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder